No, I don't. You had better look it up in a telephone directory.
- Hayır bilmiyorum. Bir telefon rehberine baksan iyi olur.
May I see the telephone directory?
- Telefon rehberine bakabilir miyim?
She guided me to the palace.
- O, saraya kadar bana rehberlik yaptı.
This hotel is far from deserving the four stars the guidebook gives it.
- Bu otel rehber kitabın verdiği dört yıldızı hak etmekten uzaktır.
Tom had a good mentor.
- Tom'un iyi bir rehberi vardı.
Tom isn't listed in the phone book.
- Tom telefon rehberinde yer almıyor.
Look in the phone book.
- Telefon rehberine bakın.
I looked up his phone number in the telephone book.
- Telefon rehberinde onun telefon numarasına baktım.
Look up the number in the telephone book.
- Telefon rehberindeki numaraya bakın.
Who's your guidance counselor?
- Rehber öğretmeniniz kim?
Do you sell any guidebooks written in French?
- Hiç Fransızca yazılmış rehber kitap satar mısın?
I bought a guidebook for the museums of Florence.
- Floransa müzeleri için bir rehber kitap satın aldım.
Look up the number in the telephone book.
- Telefon rehberindeki numaraya bakın.
I looked up his phone number in the telephone book.
- Telefon rehberinde onun telefon numarasına baktım.
I don't find him in the telephone directory.
- Ben onu telefon rehberinde bulamıyorum.
I'm not sure what his number is. You'll have to look it up in the telephone directory.
- Onun numarasının ne olduğundan emin değilim. Telefon rehberinde ona bakman gerekecek.