regular, common

listen to the pronunciation of regular, common
Английский Язык - Турецкий язык

Определение regular, common в Английский Язык Турецкий язык словарь

ordinary
{s} normal

Normal su kullanmak zamanla buhar deliklerini tıkayacak mineral birikmesine sebep olacağı için buharlı ütülerde her zaman damıtılmış su kullan. - Always use distilled water in steam irons because using ordinary water will cause a mineral build-up over time that will clog the steam holes.

ordinary
basbayağı
ordinary
her zamanki
ordinary
yalın
ordinary
olağan

Tom sokakta olağan dışı bir şey fark etti. - Tom noticed something out of the ordinary in the alley.

Tom olağandışı bir şey olduğunun farkında değildi. - Tom wasn't aware that anything out of the ordinary had occurred.

ordinary
sıradan

Bu sıradan bir yetenek değildir. - This isn't any ordinary ability.

O sıradan bir öğrenci değil. - She is no ordinary student.

ordinary
{s} adi
ordinary
{i} lokanta [brit.]
intermediate; regular, common
ara; ortak düzenli
ordinary
{i} değişmez kurallar (katolik kilisesi)
ordinary
ordinarinessbayağılık
ordinary
{s} bayağı
ordinary
{i} yetkili makam
ordinary
Katolik kilisesinde ayinin değişmez kısmı
ordinary
{s} olağan, alışılmış, her zamanki, normal, tipik: his ordinary way of speaking her
ordinary
(isim) alışılmış şey, olağan şey, yetkili makam, orta halli yemek [brit.], lokanta [brit.], değişmez kurallar (katolik kilisesi)
ordinary
{s} tipik
ordinary
{i} orta halli yemek [brit.]
ordinary
(sıfat) bayağı, sıradan, alelâde, tipik, olağan, normal, alışılagelmiş, adi
Английский Язык - Английский Язык
{s} ordinary
regular, common
Избранное