Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.
- I have no time to engage in political activity.
Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.
- Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students.
O, gönüllü faaliyetine kendini adamış.
- She devoted herself to the volunteer activity.
Okumak iyi bir faaliyettir.
- Reading is a good activity.
Senin gözde etkinliğin nedir?
- What's your favorite activity?
Favori kış etkinliğin nedir?
- What's your favorite winter activity?
Tom hiçbir beyin aktivitesi işareti göstermiyor.
- Tom is showing no signs of brain activity.
Tatoeba, yalnızca imajını kötülemek ve faaliyetini aşağılamak isteyenleri işbirlikçi olarak kabul etmemeli.
- Tatoeba should not admit as collaborators those who only wish to denigrate its image and demean its activity.