Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum.
- I really don't think so.
O hakikaten sıkıcı mıydı?
- Was he really boring?
O gerçekten akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Gerçekten mi? Ben gitmeden önce onu kilitlemiştim.
- Really? I had locked it up before I went out.
Gerçekten mi? Onun evlenecek son kişi olduğunu düşünüyordum.
- Really? I thought she'd be the last person to get married.
Gerçekten öyle mi oldu?
- Did it really happen like that?
Çok fazla seçeneğim yok gerçekten, öyle mi?
- I really don't have much choice, do I?
Çatı mutlaka tamir edilmeli.
- The roof is really in need of repair.
Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın.
- You really should eat before you leave.
Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
- No one ever really knows what's going through someone else's head.
Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz.
- We cannot really predict anything.
Çok kibar olsa bile ona kesinlikle güvenmiyorum.
- Even if he's very nice, I don't really trust him.
Bugün gerçekten sıcak, değil mi? Evet kesinlikle sıcak.
- It's really hot today, isn't it? Yeah, it sure is.
Biri koltuğun altından uzaktan kumandayı çıkarmama yardım edebilir mi? Cidden sıkışmış oraya.
- Can someone help me fish out the remote from under the couch? It's really stuck in there.
Bence Tom cevabı cidden bilmiyor.
- I think Tom really doesn't know the answer.
Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor.
- The system here works really well.
Ben aslında geveze birisi değilimdir. Sadece sana anlatacak çok şeyim var.
- I'm not really a talkative person. It's just that I have a lot of things to tell you.
Tom uzun süre konuştu fakat aslında çok şey söylemedi.
- Tom talked for a long time, but didn't really say much.
O hakikaten sıkıcı mıydı?
- Was he really boring?
Bu cep telefonu hakikaten pahalı.
- This cellphone is really expensive.
Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir?
- Is the milk from this deer really good?
O sahiden akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.
- Really? My hobby is reading comics.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Hakiki kadınların kıvrımları vardır.
- Real women have curves.
Sen hiç hakiki Macar tas kebabı yedin mi? Hayır ama gerçekten yemek istiyorum.
- Have you ever had genuine Hungarian goulash? No, but I'd really like to.
Zorbalık ciddi bir problemdir fakat onu saf dışı bırakmaya çalışmanın tamamen gerçekçi bir teklif olmadığını anlamak zorundayız.
- Bullying is a serious problem, but we have to understand that setting out to eliminate it entirely isn't a realistic proposition.
Gerçekten o kadar saf mısın?
- Are you really that gullible?
Fiyat artışları reel ve nominal büyüme oranları arasındaki farkı açıklar.
- Price increases explain the difference between the real and nominal growth rates.
x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.
- Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
Buradaki asıl öncelik nedir?
- What's the real priority here?
Sınavlar eğitimin asıl amacına müdahale eder.
- Examinations interfere with the real purpose of education.
Sen Fransa'dayken seni gerçekten çok özlemiştim.
- I really missed you when you were in France.
Aman Tanrım, bu dondurma gerçekten çok iyi!
- Damn, this ice cream is really good!
x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.
- Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
Onun gerçekten hasta olup olmadığını merak ediyorum.
- I wonder if he's really sick.
O, yeni pantolon askısı hakkında gerçekten hassas.
- She's really touchy about her new braces.
Tom yakında hatasının ciddiyetini fark etti.
- Tom soon realized the seriousness of his error.
Tom Mary'nin ciddi olduğunu açıkladı.
- Tom realized Mary was serious.
Tom Mary'nin gerçekten çok samimi olduğunu düşündü.
- Tom thought Mary was really friendly.
Biz gerçekten samimiyiz ve birbirimize her şeyi söyleriz.
- We're really close and we tell each other everything.
O gerçekten akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
Biri koltuğun altından uzaktan kumandayı çıkarmama yardım edebilir mi? Cidden sıkışmış oraya.
- Can someone help me fish out the remote from under the couch? It's really stuck in there.
Benim için Japonca konuşmak cidden kolay.
- It's really easy for me to speak Japanese.
Sahiden mi? Adam, şaka yapıyorsun değil mi?
- Really?! Man, you're kidding right?
Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.
- Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.
3 yaşındaki çocuğum harbiden sinirlerimi hoplatıyor.
- My 3-year-old is really getting on my nerves.
He really is a true friend. / Really? What makes you so sure?.
Well, really! How rude.
B: Really?.
B: Really. She's a nightmare.
B: Really.
But ma, I really, really want to go to the show!.
Really, you are so mean.
- Really, you are so mean!
Can you really not swim?
- You mean you really can't swim?
What is the real GNP of this polity?.
real father or real mother.
You mean you really can't swim?
- Can you really not swim?
I'm really glad I ran into you.
- I'm really happy I ran into you.
No one has ever seen a real unicorn.
I'm a realistic person.
- I am a realistic person.
I am a realistic person.
- I'm a realistic person.
... I'M RIGHT IN THE MIDDLE OF A REALLY BIG STORY: ...
... and we've really invested a lot in the open standards ...