Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
- I really, truly believe that.
Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum.
- I really don't think so.
O gerçekten akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
Gerçekten mi? Kitaplarını hep okuduğun, sevdiğin bir yazarın var mı?
- Really? You have a favorite writer you always read?
Yaptığına gerçekten minnettarım.
- I really appreciate what you've done.
Gerçekten öyle mi oldu?
- Did it really happen like that?
Çok fazla seçeneğim yok gerçekten, öyle mi?
- I really don't have much choice, do I?
Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın.
- You really should eat before you leave.
Çatı mutlaka tamir edilmeli.
- The roof is really in need of repair.
Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz.
- We cannot really predict anything.
Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
- No one ever really knows what's going through someone else's head.
Tom'un parayı almadığından kesinlikle emin olamam.
- I can't really be certain that Tom didn't take the money.
Kesinlikle bana göre değil.
- It's not really my cup of tea.
Biri koltuğun altından uzaktan kumandayı çıkarmama yardım edebilir mi? Cidden sıkışmış oraya.
- Can someone help me fish out the remote from under the couch? It's really stuck in there.
Benim için Japonca konuşmak cidden kolay.
- It's really easy for me to speak Japanese.
Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor.
- The system here works really well.
Ben aslında geveze birisi değilimdir. Sadece sana anlatacak çok şeyim var.
- I'm not really a talkative person. It's just that I have a lot of things to tell you.
O aslında gerçekten eğlenceliydi.
- That was actually really fun.
İnsanların sıklıkla birbirlerine sırt çevirdiklerini görüyorum, ve bu beni hakikaten korkutuyor.
- I often see people turning against each other all the time, and this really scares me.
Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
- I really, truly believe that.
Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir?
- Is the milk from this deer really good?
Sahiden mi? Adam, şaka yapıyorsun değil mi?
- Really?! Man, you're kidding right?
Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır.
- Really? My hobby is reading comics.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
O gerçekten akıllı, değil mi?
- She's really smart, isn't she?
Hakiki kadınların kıvrımları vardır.
- Real women have curves.
Sen hiç hakiki Macar tas kebabı yedin mi? Hayır ama gerçekten yemek istiyorum.
- Have you ever had genuine Hungarian goulash? No, but I'd really like to.
Zorbalık ciddi bir problemdir fakat onu saf dışı bırakmaya çalışmanın tamamen gerçekçi bir teklif olmadığını anlamak zorundayız.
- Bullying is a serious problem, but we have to understand that setting out to eliminate it entirely isn't a realistic proposition.
Tom'un çok saf olduğunu fark etmedim.
- I didn't realize that Tom was so gullible.
Fiyat artışları reel ve nominal büyüme oranları arasındaki farkı açıklar.
- Price increases explain the difference between the real and nominal growth rates.
x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.
- Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
Buradaki asıl öncelik nedir?
- What's the real priority here?
Okuyucular, röportajların asıl hedefidir.
- The readers are the real target of interviews.
Sen Fransa'dayken seni gerçekten çok özlemiştim.
- I really missed you when you were in France.
Aman Tanrım, bu dondurma gerçekten çok iyi!
- Damn, this ice cream is really good!
x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.
- Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
O, yeni pantolon askısı hakkında gerçekten hassas.
- She's really touchy about her new braces.
Mary gerçekten hasta değil. O numara yapıyor.
- Mary isn't really sick. She's just faking it.
Tom Mary'nin ciddi olduğunu fark etmedi.
- Tom didn't realize Mary was serious.
Galiba gerçekten ciddisin.
- I think you really mean it.
Tom gerçekten samimi görünüyordu.
- Tom seemed really sincere.
Biz gerçekten samimiyiz ve birbirimize her şeyi söyleriz.
- We're really close and we tell each other everything.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
- Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Benim için Japonca konuşmak cidden kolay.
- It's really easy for me to speak Japanese.
En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi?
- What was the last really difficult thing you had to do?
Sahiden mi? Adam, şaka yapıyorsun değil mi?
- Really?! Man, you're kidding right?
Bir sürü kişi pandispanyayı fırınlanması zor sanmakta, ama yeterince yumurta kullanırsanız hiçbir şey sahiden ters gitmeyebilir.
- Many people think that sponge cake is difficult to bake, but if you use enough eggs, nothing can really go wrong.
3 yaşındaki çocuğum harbiden sinirlerimi hoplatıyor.
- My 3-year-old is really getting on my nerves.
He really is a true friend. / Really? What makes you so sure?.
Well, really! How rude.
B: Really?.
B: Really. She's a nightmare.
B: Really.
But ma, I really, really want to go to the show!.
They are having a really good time.
- They're having a really good time.
Really, you are so mean!
- Really, you are so mean.
What is the real GNP of this polity?.
real father or real mother.
I'm really glad I ran into you.
- I'm really happy I ran into you.
Really, you are so mean!
- Really, you are so mean.
No one has ever seen a real unicorn.
I'm a realistic person.
- I am a realistic person.
I am a realistic person.
- I'm a realistic person.
... But I really want to thank Issa and Michelle for this ...
... really not going to extend your life very much, and the ...