Определение ready в Английский Язык Турецкий язык словарь
- hazır
Ben her zaman sana yardım etmeye hazırım.
- I am always ready to help you.
Yemek henüz hazır değil.
- The food's not ready yet.
- kullanıma hazır
Bu köprünün kullanıma hazır hale gelmesi yıllar sürebilir.
- It could take years before this bridge is ready to use.
- nakit
- peşin para
- hazır para
- her günkü
- klişeleşmiş
- gündelik
- (Askeri) kaynak takviyesi görev programı (resource augmentation duty program)
- {s} eldeki
- hazır olma
En kötüsü için hazır olmalısınız.
- You should be ready for the worst.
Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı.
- She packed yesterday, so as to be ready early today.
- hazırlop
- gönüllülük
- mücehhez
- el altında
- anık
- (Askeri) HAZIR: Bir silahın doldurulmuş, hedefe tevcih edilmiş ve atışa hazır olduğunu gösteren bir terim
- {s} el altındaki
- apiko
- peşin
- {s} amade
- {s} hızlı
- anıklık
- a ready pen iyi yazı yazma kabiliyeti
- make ready for hazırlamak
- ready money hazır para
- {s} çabuk
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
- {s} becerikli
- eli çabuk
- istekli
Hazır ve istekliyim, Tom.
- I'm ready and willing, Tom.
Sorgulama sırasında, Fadıl herhangi bir soruyu cevaplamaya hazır ve istekli görünüyordu.
- During the interrogation, Fadil appeared to be ready and willing to answer any question.
- seri
- gönüllü
- kolay
- {s} hazırlıklı
Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız.
- We ought to be ready for whatever comes.
Hazırlıklı bir konuşma yaptım.
- I had a speech ready.
- tamam
Lütfen yaklaşık yarım saat içinde hazır ol, tamam mı?
- Please be ready in about half an hour, okay?
Tamamen toparlandım ve gitmeye hazırım.
- I'm all packed and ready to go.
- razı
- hazr
- hazire
- alesta
- readiness
- hazır olma
Bu terapide, psikolojik olarak hazır olmanın gerekliliğini söylemek doğru olur.
- It is correct to say that psychological readiness is important in this therapy.
- get ready
- hazırlanmak
Sabahleyin iş için hazırlanmak çok zamanımı alır.
- It takes me a lot of time in the morning to get ready for work.
Okul için hazırlanmak ne kadar zamanını alır.
- How long does it take you to get ready for school?
- ready about
- (Askeri) alesta tramola
- ready for operation
- çalışmaya hazır
- ready made clothing
- (Tekstil) hazır giyim
- ready mixed concrete
- (İnşaat) hazır beton
- ready rack
- (Askeri) hazır cephane rafı
- ready reserve
- (Askeri) hazır ihtiyat
- ready status word
- hazır durum bilgisi
- ready to cry
- ağlamaklı
- ready to start
- (Bilgisayar) başlamaya hazır
- ready to wear
- (Tekstil) giymeye hazır
- ready wear
- giymeye hazır
- ready cash
- hazır para
- ready made
- hazır
Mutluluk hazır bir şey değildir. O sizin kendi hareketlerinizden geliyor.
- Happiness is not something ready made. It comes from your own actions.
- ready money
- nakit
- ready money
- hazır para
- ready money business
- peşin alışveriş
- ready to wear
- konfeksiyon
- ready-made
- (giysi) hazır
- ready-made
- dikili
- ready-made clothing
- hazır giyim
- ready-mix concrete
- karılmış hazır beton
- ready access
- erişimine hazır olan
We need to find a new site with .ready access to the European motorway network.
- ready meals
- hazır yemekler
- ready reference
- hazır referans
- ready to
- hazır
Neredeyse gitmeye hazırım.
- I'm almost ready to go.
Ben sizinle birlikte gitmek için hazırım.
- I am ready to go with you.
- ready to eat
- yemek hazır
- ready to use packages
- kullanıma hazır paketler
- ready to wear clothes
- giysiler giymek için hazır
- ready-mix concrete
- hazır beton
- ready-to-eat
- hazır yemek
- ready-to-feed
- Yedirilmeye hazır (bebek maması vs.)
- ready-to-use
- kullanıma hazır
- ready berth clause
- (Askeri) hazır rıhtım klozu
- ready cap
- (Askeri) hazır cap
- ready cap
- (Askeri) HAZIR CAP: "Hazır" durumundaki Avcı uçağı
- ready cash
- peşin para
- ready cash
- kasa mevcudu
- ready cooked
- önceden pişmiş
- ready for immediate use
- hemen kullanıma uygun
- ready for issue
- (Askeri) DAĞITIMA HAZIR
- ready for sale
- satışa hazır
- ready for sea
- (Ticaret) deniz seferine hazır
- ready for service
- işletmeye hazır
- ready for sewing
- (Tekstil) dikime hazır
- ready for use
- (Tekstil) kullanıma hazçır
- ready for use
- işletmeye hazır
- ready led
- (Bilgisayar) hazır ışığı
- ready line
- (Askeri) HAZIRLIK HATTI: Bir atış yerinde, atış ve cephane hatlarının gerisinde bulunan hat. Burada erler atış yapacakları hatta gitmek üzere hazır beklerler
- ready line
- (Askeri) hazırlık hattı
- ready made clothing maker
- (Tekstil) konfeksiyoncu
- ready made seller
- (Tekstil) konfeksiyoncu
- ready market
- (Ticaret) hazır pazar
- ready missile
- (Askeri) ateşlenmeye hazır füze
- ready missile
- (Askeri) ATEŞLENMEYE HAZIR FÜZE: Bir birliğin tasarrufunda bulunan ve rampaya monte edilip muharebe vazifesini yapması için sadece bir atış komutuna ihtiyaç gösteren taktik bir füze
- ready missile rate
- (Askeri) ateşe hazır füze oranı
- ready missile rate
- (Askeri) ATEŞE HAZIR FÜZE ORANI, ATEŞLENMEYE HAZIR FÜZE ORANI: Harp başlıkları takılıp ateşlenmeye hazır hale getirilmiş füze oranı
- ready mix
- (Gıda) hazır karışım
- ready mix supplier
- hazır karışım sağlayıcı
- ready money
- (deyim) hazir para ,nakit para
- ready money
- peşin para
- ready money
- efektif
- ready money business
- (Ticaret) peşin muamele
- ready position
- (Askeri) HAZIR DURUMU (HELİKOPTER) (NATO): Bir paraşütçü ekibinin helikoptere binmek üzere emir beklediği tayin edilen bölge
- ready position
- (Spor) hazırlık pozisyonu
- ready position
- (Spor) bekleme duruşları
- ready rack
- (Askeri) HAZIR CEPHANE RAFI: Hemen kullanılmaya hazır cephane rafı
- ready reckoner
- hesap cetveli
- ready reserve
- (Askeri) HAZIR İHTİYAT: Kanun ile (ID USC 268, 672 ve 673) vazedildiği şekilde faal görev ile yükümlü Seçilmiş İhtiyat ve Bireysel Hazır İhtiyat
- ready reserve strategic army forces
- (Askeri) KARA KUVVETLERİ BİRİNCİ DERECEDE HAZIR İHTİYAT STRATEJİK KUVVETLERİ: Erken seferber olma ve stratejik tertiplenme için seçilmiş ihtiyat asli teşkilleri tümen kuvvetleri
- ready round
- (Askeri) hazır mermi
- ready sale
- (Ticaret) çabuk veya hazır satış
- ready sale
- (Ticaret) kolay sürüm
- ready sale
- (Ticaret) kolay satış
- ready soup
- hazır çorba
- ready status
- (Askeri) ATEŞE HAZIR HALİ: Sığınak altı veya dışındaki rampa üzerinde sevk hakları yerleştirilmiş hemen ateşlemeye hazır bir füzenin durumu
- ready status
- (Askeri) ateşe hazır olma hali
- ready status word
- hazir durum bilgisi
- ready to burst with anger
- hırsından çatlamak
- ready to drop
- yorgunluktan bayılacak halde
- ready to drop
- ayakta duracak hali kalmamış
- ready to erect
- montaja hazır
- ready to finish
- (Bilgisayar) bitirmeye hazır
- ready to load date
- (Askeri) yüklemeye hazır tarih
- ready to sail
- (Askeri) yola hazır (gemi)
- ready to start
- Başlamaya hazr
- ready to use media
- (Tıp) kullanıma hazır besiyeri
- ready to use product
- (Tıp) kullanıma hazır ürün
- ready to use wet mortar
- (İnşaat) hazır yaş harç
- ready to use wet plaster
- (İnşaat) hazır yaş sıva
- ready tor sewing
- (Tekstil) dikime hazır
- ready wit
- (deyim) hazircevap
- receiver ready
- (Bilgisayar) alıcı hazır değil
- readily
- kolayca
Tanınmış diplomat komiteye kolayca katıldı.
- The noted diplomat readily participated in the committee.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
- readily
- seve seve
Tom onun yapmasını istediğimiz şeyi seve seve yapmaya söz verdi.
- Tom readily promised to do what we asked him to do.
Tom teklifi seve seve kabul etti.
- Tom readily accepted the offer.
- readily
- isteyerek
Tom hatalarını isteyerek kabul eder.
- Tom readily admits his mistakes.
- readiness
- can atma
- readiness
- atiklik
- device ready
- (Bilgisayar) aygıt hazır
- got ready
- hazırlanmış
- readily
- rahatlıkla
- readily
- canı gönülden
- readily
- söyleme
- readily
- çabucak
- readily
- hemen anında
- readiness
- isteklilik
- seem ready
- hazır görünmek
- a ready pen
- iyi yazı yazma yeteneği
- buy for ready money
- peşin satın almak
- combat ready
- savaşa hazır
- get ready
- hazırlan
Abraham'ın sabahları hazırlanmasının ne kadar zaman aldığına şaşırırdın.
- You'd be amazed how long it takes Tom to get ready in the morning.
Tom iş için hazırlanmak zorunda.
- Tom has to get ready for work.
- get ready
- hazırlamak
- got ready
- hazırlan
- make ready
- hazır hale getir
- readily
- güçlük çekmeden
- readily
- gönülden
- readiness
- gönüllülük
- readiness
- heveslilik
- rough and ready
- basit ve rahatsız
- rough and ready
- kaba saba
- a ready tongue
- Hazır cevap kimse
- al ready
- al hazır
- all ready
- tüm hazır
- be ready
- hazır
Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı.
- She packed yesterday, so as to be ready early today.
En kötüsü için hazır olmalısınız.
- You should be ready for the worst.
- be ready to
- hazır olmak
- being ready
- hazır olmak
- camera ready
- kamera hazır
- camera-ready
- kamera hazır
- get ready
- Hazırlanmak
- got ready
- hazırlandık
- have a ready tongue
- hazır bir dil var
- have ready sale
- hazır satış var
- is dinner/lunch ready
- yemek hazır mi
- not ready
- hazır değil
- quite ready
- oldukça hazır
- readiness
- Hazır bulunuşluk
- readiness
- Hazırbulunuşluk
- rough and ready
- kaba ve hazır
- runway-ready
- Gösterime hazır, defilede sunuma hazır
Then print your favorites and easily transform plain t-shirts, jumpers, bibs, and more into runway-ready fashion.
- shovel-ready
- temeli atılmaya hazır
More and more, hospitals are stopping or postponing shovel-ready projects that would not only improve community healthcare, but also increase jobs and support the local economy, according to a new survey from the American Hospital Association.
- show up ready to work
- kadar çalışmaya hazır göstermek
- willing to hear, ready to consider
- duymak, dikkate almak hazır istekli
- Individual Ready Reserve; integrated readiness report
- (Askeri) Tek Er Hazır Kıta; birleştirilmiş hazırlıklılık raporu
- at the ready
- (deyim) kullanilmaya hazir
- at the ready
- hazır durumda
- at the ready
- atışa hazır
- be ready
- hazırlıklı olmak
- combat ready
- (Askeri) harbe hazır
- combat ready aircraft
- (Askeri) HARBE HAZIR UÇAK: Yakıt doldurulmuş ve silahlandırılmış, harbe hazır mürettebatı mevcut olan muharebe yetenekli uçak
- hold ready
- hazır tutmak
- i'm ready to order now
- sipariş vermek için hazırım
- limited combat ready
- (Askeri) kısmen harbe hazır
- make ready
- hazır etmek
- make ready for
- (bir şey için) hazırlamak
- not operationally ready, maintenance
- (Askeri) HAREKATA HAZIR OLMAMA DURUMU, BAKIM: Bir harekat birliğinin malik olduğu bir sistem veya teçhizata ait bir maddenin bakım çalışmasının teşkilat ve/veya orta düzey bakımının getirilmesinin zorunlu olması nedeniyle harekata hazır olmadığını gösteren bir durum aynı zamanda NORM olarak anılmaktadır
- not operationally ready, supply
- (Askeri) ikmal sebebiyle harekata hazır olmayan
- not operationally ready, supply
- (Askeri) HAREKAT HAZIR OLMAMA DURUMU, İKMAL: Bir harekat birliğinin malik olduğu bir sistem veya teçhizata ait bir maddenin; gerekli ikmal maddelerin çalışma mahallinde mevcut kılınıncaya kadar ne harekata hazır olabileceğini ne de onu harekata hazır getirecek bakım çalışmasının yapılabileceğini gösteren bir durum. Aynı zamanda NORS olarak anılmaktadır
- operationally ready
- (Askeri) HAREKAT İÇİN HAZIR: 1. Bir birlik, gemi veya silah sistemi için kullanıldığında: Belirli görev ve işlevler için teşkil edilmiş veya tasarlanmış birlik, gemi veya sistemlerinin bu görev ve işlevleri yerine getirmek için hazır olduğunu belirtir. 2. Personel için kullanıldığında: Verilen görev veya işlevleri yerine getirecek nitelikte ve mevcut olan personeli belirtir. 3. Teçhizat için kullanıldığında: belirli işlevler için tasarlanmış teçhizatın bu işlevleri yerine getirecek durumda ve mevcut olduğunu belirtir. Ayrıca bakınız: "equipment operationally ready"
- rapid reaction force; Ready Reserve Fleet; Ready Reserve Force
- (Askeri) çevik mukabele kuvveti; Hazır İhtiyat Filosu; Hazır İhtiyat Kuvveti
- readily
- kolayca/isteyerek
- readily
- can atarak
- readily
- (Mukavele) kolaylıkla
- readiness
- {i} çabukluk
- readiness
- {i} istek
- readiness
- (Askeri) HAZIRLIKLILIK: Bak. "military capability"
- readiness
- {i} hızlılık
- readiness
- hazır olma/çabukluk/istek
- readiness
- anıklık
- rough and ready
- kayıtsız
- rough and ready
- kaba saba ama içten
- rough and ready
- yasak savar
- rough and ready
- (deyim) pratik,ise yarar;asagi yukari
- stand ready receive orders
- el pençe divan durmak
- suspended ready
- (Bilgisayar) geçici hazır
- the ready
- nakit
- the ready
- hazır para
- the ready
- peşin para
- x fonts ready for adding
- x yazıtipleri eklenmeye hazır