Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.
- The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
Onlara ihtiyacı olmasa bile kitapları ona iade edeceğim.
- I shall return the books to him even though he doesn't need them.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Bir araba iade etmek istiyorum.
- I'd like to return a car.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Gidip geri dönmek için bir dakikan var.
- You've got a minute to go and return.
Tom kaybettiği köpeğinin getirilmesi için bir ödül önerdi.
- Tom offered a reward for the return of his lost dog.
Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
- A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
Yaşam yolunda dönüş yoktur.
- There is no returning on the road of life.
Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
- My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
- It's unlikely that Tom will ever return home.
Japonya'ya geri dönüş biletin var mı?
- Do you have a return ticket to Japan?
Şili senin geri dönüşünü bekliyor!
- Chile is waiting for your return!
Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.
- I bought him a drink in return for his help.
Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?
- What does Tom get in return for all the work he's done?
Semptomlar geri gelmedi.
- The symptoms haven't returned.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Tokyo.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Geri dönenlerin bu sınıfa karışması zordur.
- It's difficult for returnees to blend in with that class.
Sen dönene kadar burada olacağım.
- I will be here until you return.
Paramın hemen iade edilmesini istiyorum.
- I want my money returned immediately.
Sami saat 18'den hemen önce eve döndü.
- Sami returned home just before 6 pm.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Tom yıllardır vergi beyannamesi vermemiş.
- Tom hasn't filed a tax return in years.
O çağrılarımı yanıtlamadı.
- She didn't return my calls.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
O, Japonya'ya geri döndü.
- He returned to Japan.
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Tom ödünç aldığı kitabı getirmek için geldi.
- Tom came to return a book he'd borrowed.
Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
- It's unlikely that Tom will ever return home.
Tom'un yakında eve dönmesini bekliyoruz.
- We expect Tom to return home soon.
Keşke iyiliğe karşılık verebilsem.
- I only wish I could return the favor.
Tom karşılık olarak ne bekliyor?
- What does Tom expect in return?
Ona biraz borç para verdim, halen geri vermedi.
- I lent him some money, but he hasn't returned it yet.
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.
- He returned home from Europe in 1941, when the war broke out.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, she returned home.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
This function returns the number of files in the directory.
Whan Kyng Marke harde hym sey that worde, he returned his horse and abode by hym.
The player couldn't return the serve because it was so fast.
Hand in your return by the end of the tax year.
If one players plays a trump, the others must return a trump.
Do you want a one-way or return?.
It yielded a return of 5%.
Although the birds fly north for the summer, they return here in winter.
I suppose here is none woll be glad to returne – and as for me,’ seyde Sir Cador, ‘I had lever dye this day that onys to turne my bak.’.
You should return the library book within one month.
I expect the house to be spotless upon my return..
... please turn it down to study no can do sis ...
... Of course, we give you the ability to turn off history. ...