Spiker hızla konuşabilir.
- The announcer can talk rapidly.
Elektronik ticaret hızla yayılmaya başladı.
- Electronic commerce began to spread rapidly.
İthalattaki hızlı artış bizi şaşırttı.
- The rapid increase of imports surprised us.
O, İngilizcede hızlı bir gelişme yaptı.
- He has made rapid progress in English.
Babaannenin ani ölümünden sonra, büyükbaba hızla yaşlanmaya başladı.
- After Grandma's sudden death, Grandpa began to age rapidly.
Üstel fonksiyonun yatay asimptotu vardır.
- The exponential function has a horizontal asymptote.
İnsan ırkının en büyük eksikliği üstel işlevi anlamak için bizim yetersizliğimizdir.
- The greatest shortcoming of the human race is our inability to understand the exponential function.
Babanızın çabuk iyileşmesi için isteklerim.
- My wishes for your father's rapid recovery.
Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
- The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.
- A computer can calculate very rapidly.
She packed her case rapidly and hurried out.
... find their way along those chains and find their way very rapidly. ...
... We operate in a global economy. We operate in an economy where technology is rapidly ...