O, albay rütbesine sahiptir.
- He holds the rank of colonel.
Rütbe olarak hemen üzerimdedir.
- He is immediately above me in rank.
O, toplam 56 koşucu arasında dördüncü sırada yer aldı.
- He ranked fourth on a total of 56 runners.
Sıralaması bu pozisyon için yeterince yüksek değil.
- His rank isn't high enough for that position.
Her işten anlarım. On parmağımda on marifet vardır. Önüme set çekmeye çalışacaklar, ama mevki basamaklarını çabucak çıkacağım.
- I'm a jack of all trades, a real triple threat. They'll try to stop me, but I'll be rising up the ranks in no time.
Pamuk, dünyanın en önemli ürünleri arasında yer almaktadır.
- Cotton ranks among the world's most important crops.
Amerikan dergisi Uluslararası Yaşam'a göre, Uruguay dünyada en güvenli yirmi ülke arasında yer almaktadır.
- According to the American journal International Living, Uruguay is ranked among the twenty safest countries in the world.
Tom yüksek rütbeli subay.
- Tom is the ranking officer.
Biz yüksek rütbeli üç antrenörle tanıştık.
- We met three coaches of high rank.
Onun raporu benimkine göre üstündür.
- His paper is superior to mine.
Bu kumaş ona göre daha üstün.
- This cloth is superior to that.
Bir general yüksek rütbeli bir subaydır.
- A general is a high-ranking military officer.
The birds ranked on the roof.
Onun kraliyet ailesinin saflarına düzgün girişi bu korkuların giderilmesine yardımcı olacaktır.
- Her smooth entry into the ranks of the royal family will help to dispel these fears.
As the ranking officer, Sergeant Taylor took charge of the investigation.
She is a high-ranking official in the government.
Their defense ranked third in the league.
The seely man seeing him ryde so rancke, / And ayme at him, fell flat to ground for feare .
He rose up through the ranks of the company from mailroom clerk to CEO.
I am a rank amateur as a wordsmith.
... They want to be high in this ranking. ...
... ordering, a ranking algorithm to make it available whether ...