Tom is seldom late for appointments.
- Tom randevulara nadiren geç gelir.
Tom is hardly ever late for appointments.
- Tom neredeyse randevularına hiç geç kalmaz.
I took a taxi so that I would be in time for the appointment.
- Randevuya zamanında yetişeyim diye taksiye bindim.
You should visit him by appointment.
- Siz onu randevu ile ziyaret etmelisiniz.
I had a date with Jane last night.
- Dün gece Jane ile bir randevum vardı.
Tom brought a flower and presents for his date.
- Tom randevusu için bir çiçek ve hediyeler aldı.
Tom bought, for his rendezvous, a flower and a gifts.
- Tom randevusu için bir çiçek ve bir hediye aldı.
I have a rendezvous with my uncle tomorrow.
- Yarın amcamla randevum var.
I can't go with you. I have an engagement.
- Seninle gidemem. Bir randevum var.
Do you have any engagement tomorrow?
- Yarın herhangi bir randevun var mı?
I'd like to make an appointment for the day after tomorrow.
- Ben öbür gün için bir randevu istiyorum.
Tom has an appointment at 2:30.
- Tom'un 2.30'da randevusu var.