randevu

listen to the pronunciation of randevu
Турецкий язык - Английский Язык
appointment

You should visit him by appointment. - Siz onu randevu ile ziyaret etmelisiniz.

When was your most recent dental appointment? - En son diş randevun ne zamandı?

date

Tom doesn't have a date for the Saturday night. - Tom'un Cumartesi gecesi bir randevusu yok.

Tom brought a flower and presents for his date. - Tom randevusu için bir çiçek ve hediyeler aldı.

engagement

I can't go with you. I have an engagement. - Seninle gidemem. Bir randevum var.

Do you have any engagement tomorrow? - Yarın herhangi bir randevun var mı?

assignation
(Bilgisayar) an appointment

Tom has an appointment at 2:30. - Tom'un 2.30'da randevusu var.

Please make an appointment to come in and discuss this further. - İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.

tryst
appointment, engagement, rendezvous, date
{i} rendezvous

Tom bought, for his rendezvous, a flower and a gifts. - Tom randevusu için bir çiçek ve bir hediye aldı.

I have a rendezvous with my uncle tomorrow. - Yarın amcamla randevum var.

venue
appoıntment
randevu almak
to get an appointment (with or from)
randevu almak
to get an appointment (from/with)
randevu almak
make appointment
randevu almak
get an appointment
randevu almak
get an appointment from
randevu almak
make an appointment

I'd like to make an appointment with Dr. King. - Dr. King'ten bir randevu almak istiyorum.

I'd like to make an appointment for my three-year-old son. - Üç yaşındaki oğlum için bir randevu almak istiyorum.

randevu almak
get an appointment with
randevu evi
whorehouse
randevu evi
bordello
randevu vermek
make an appointment

I don't have to make an appointment. - Randevu vermek zorunda değilim.

randevu vermek
tryst
randevu yeri
(Askeri) rendezvous
randevu defteri
appointment book
randevu defteri
engagement diary
randevu evi
bawdyhouse
randevu ile
by appointment
randevu noktası
(Askeri) rendezvous point
randevu saatini ileri almak
put something forward to
randevu sırasında
(Askeri) start descent point
randevu takvimi
appointment calendar
randevu talep etmek
ask for an appointment
randevu tarihini ileri almak
put something forward to
randevu vermek
to make an appointment (with); to give (someone) an appointment
randevu vermek
to make an appointment (with sb)
randevu vermek
date up
randevular
{i} appointments

Tom is hardly ever late for appointments. - Tom neredeyse randevularına hiç geç kalmaz.

Tom is seldom late for appointments. - Tom randevulara nadiren geç gelir.

saç kesimi için randevu almak istiyorum
I'd like to make an appointment for a haircut
yarın sabah saat 8'e randevu almak istiyorum
I'd like an appointment for 8 a.m. tomorrow
Турецкий язык - Турецкий язык
Belli bir saatte, belli bir yerde iki veya daha çok kişi arasında kararlaştırılan buluşma: "Bunlar bana öyle gelir ki, vaktiyle verdikleri bir randevuya o gün canları istememiş de gitmemişler."- S. F. Abasıyanık
Belli bir saatte, belli bir yerde iki veya daha çok kişi arasında kararlaştırılan buluşma
randevu evi
Gizli fuhuş amacıyla işletilen ev
randevu
Избранное