Bir kokarcayı vurmayı sakınmaktan caydım.
- I swerved to avoid hitting a skunk.
Tom kendini Mary'ye vurmaktan engelledi.
- Tom restrained himself from hitting Mary.
Tom'un Mary'ye vurduğunu gördüm.
- I saw Tom hitting Mary.
Onun ona vurmasını engelleyemedik.
- We couldn't stop him from hitting her.