Asgari ücreti artırmayı planladıkları doğru mu?
- Is it true they're planning on raising the minimum wage?
Onlar vergileri artırmayı tartışacaklar.
- They'll debate raising taxes.
Tom asgari ücreti yükseltmenin kötü bir fikir olacağını düşünüyor.
- Tom thinks raising the minimum wage would be a bad idea.
Ücretleri yükseltmeyi öneriyoruz.
- We suggest raising the fees.
Araba arkasında bir toz bulutu yükselterek geçti.
- The car passed by, raising a cloud of dust behind it.
Toplantıda konuşmak isterseniz elinizi kaldırmak zorundasınız.
- You have to raise your hand if you want to speak at the meeting.
Bu, çocuk yetiştirmek için böylesine harika bir yer olurdu.
- This would be such a great place to raise kids.
Annem bizi yetiştirmek için çok çalıştı.
- My mother worked hard in order to raise us.
Tom sesini yükseltmek zorunda değildi.
- Tom didn't have to raise his voice.
Yardım fonunu yükseltmek için bir araba gezintisine başladılar.
- They started a drive to raise a charity fund.
Patronumdan ücret artışı istedim.
- I asked my boss for a pay raise.
Tom patronundan ücret artışı istedi.
- Tom asked his boss for a pay raise.
Tom ve Mary çocuklarını nasıl yetiştirecekleri konusunda her zaman tartışıyorlar.
- Tom and Mary are always arguing about how to raise their children.
Patronum zam isteğimi reddetti.
- My boss refused my request for a raise.
O yükselmeyi hak ediyorum.
- I deserve that raise.
Sen hapishanedeydin bu yüzden çocuklarımızı kendim büyütmek zorunda kaldım.
- You were in prison, so I had to raise our children by myself.
Sami'nin karısı çocuğunu yalnız başına büyütmek için ayrıldı.
- Sami's wife was left to raise her child alone.
Benim için hayvan beslemek mümkün mü?
- Is it possible for me to raise the animal?
Boş ümit beslemek istemiyorum.
- I don't want to raise false hopes.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
Maaş zammı isteğimiz reddedildi.
- Our request for a pay raise was turned down.
Bir maaş zammını hak ediyorsun.
- You deserve a pay raise.
Yardım fonunu yükseltmek için bir araba gezintisine başladılar.
- They started a drive to raise a charity fund.
Banka, kar payını % 20 oranında yükseltti.
- The bank has raised its dividend by 20%.
Projeye kaynak toplamak için yurt dışına gitti.
- He went abroad to raise fund for the project.
Sen yardım çalışmaları için fon toplamak zorundasın.
- You have to raise funds for the relief work.
Italy's Berlusconi has a history of eyebrow-raising gaffes.
The boss gave me a raise.
Chew with your mouth shut — were you raised in a barn?.
Two raised to the fifth power equals 32.
... the goals that I'd reached off the field, with raising the ...
... You never balance the budget by raising taxes. ...