Otobüs duraklarında yükseltilmiş bordürler zorunlu olmalıdır.
- Raised kerbs at bus stops should be mandatory.
Otobüs bilet ücretleri yüzde yirmi yükselmiştir.
- The bus fares have been raised by 20 percent.
Asgari ücretin yükseltilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?
- Do you think that the minimum wage should be raised?
Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
- Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
Toplantıda konuşmak isterseniz elinizi kaldırmak zorundasınız.
- You have to raise your hand if you want to speak at the meeting.
Bu, çocukları yetiştirmek için iyi bir yer olurdu.
- This would be a good place to raise kids.
Sebzeler yetiştirmek için bu alanı kullanabilir miyim?
- Can I use this area to raise vegetables?
Yardım fonunu yükseltmek için bir araba gezintisine başladılar.
- They started a drive to raise a charity fund.
Tom sesini yükseltmek zorunda değildi.
- Tom didn't have to raise his voice.
Görünüşe göre, biz iki ay içerisinde bir artış alacağız.
- Apparently, we'll be getting a raise within two months.
Peter ücret artışı için patronuna başvurdu.
- Peter applied to his boss for a raise.
Tom ve Mary çocuklarını nasıl yetiştirecekleri konusunda her zaman tartışıyorlar.
- Tom and Mary are always arguing about how to raise their children.
Patronum zam isteğimi reddetti.
- My boss refused my request for a raise.
A raised-floor air distribution system can lower long-term operating costs while also providing for wire management and offering significantly improved user satisfaction.
O yükselmeyi hak ediyorum.
- I deserve that raise.
Sami'nin karısı çocuğunu yalnız başına büyütmek için ayrıldı.
- Sami's wife was left to raise her child alone.
Bekar bir anne için iki işte çalışmak ve 5 çocuk büyütmekten daha ne zor olabilir?
- What's harder than for a single mother to work 2 jobs and raise 5 kids?
Benim için hayvan beslemek mümkün mü?
- Is it possible for me to raise the animal?
Boş ümit beslemek istemiyorum.
- I don't want to raise false hopes.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
O bir maaş zammı istedi.
- He asked for a pay raise.
Tom bir maaş zammı istedi.
- Tom asked for a pay raise.
Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
- Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
Yardım fonunu yükseltmek için bir araba gezintisine başladılar.
- They started a drive to raise a charity fund.
Projeye kaynak toplamak için yurt dışına gitti.
- He went abroad to raise fund for the project.
Aids'li insanlara yardım etmek amacıyla para toplamak için şarkıcılar birlikte şarkı söylediler.
- The singers sang together in order to raise money to help people with AIDS.
The boss gave me a raise.
Chew with your mouth shut — were you raised in a barn?.
Two raised to the fifth power equals 32.
... themes that were raised just at the end there with Eric ...
... Billions of years later, these huge deposits will be raised up ...