Bu keşif alanı kökünden değiştirmek için potansiyele sahiptir.
- This discovery has the potential to radically change the field.
Onun fikri yaşam tarzımızı kökünden değiştirecektir.
- His idea will radically alter our way of life.
Radikaller bir oy ile başarısız oldu.
- The radicals had failed by one vote.
Bazı Siyahiler daha radikal çözümler arıyor.
- Some Blacks seek more radical solutions.
O bir köklü değişiklikti.
- It was a radical change.
Bu keşif alanı kökünden değiştirmek için potansiyele sahiptir.
- This discovery has the potential to radically change the field.
Onun fikri yaşam tarzımızı kökünden değiştirecektir.
- His idea will radically alter our way of life.
Bu keşif alanı kökünden değiştirmek için potansiyele sahiptir.
- This discovery has the potential to radically change the field.
O bir köklü değişiklikti.
- It was a radical change.
The spread of the cancer required radical surgery, and the entire organ was removed.
That was a radical jump!.
His beliefs are radical.
... human history was marked to be radically different ...