Tom likes to sit on the dock with his feet dangling in the water.
- Tom rıhtımda ayaklarını suya sarkıtarak oturmayı sever.
Tom likes to sit on the dock playing his tin whistle while looking at the sunset.
- Tom günbatımına bakarken teneke düdüğünü çalarak rıhtımda oturmayı sever.
She was waiting at the quay as the ship came in.
- Gemi geldiğinde, rıhtımda bekliyordu.
Have you ever seen a pier?
- Sen hiç rıhtım gördün mü?
What were you doing by the docks?
- Rıhtımların yanında ne yapıyordun?