Everybody suspected him of bribery.
- Herkes onun rüşvet aldığından şüphelendi.
Between ourselves, he was dismissed for bribery.
- Aramızda kalsın, o rüşvet nedeniyle görevden alındı .
The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
- Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
It was very sensible of him to reject the bribe.
- Onun rüşveti reddetmesi çok mantıklıydı.
He is the first national politician to be named in a widening corruption scandal.
- O, genişleyen bir rüşvet skandalıyla ithaf edilen ilk ulusal siyasetçi.
The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
- Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
It's a sop to Cerberus.
- Bu bekçiye bir rüşvettir.
The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
- Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
Police shouldn't take bribes.
- Polisler rüşvet almamalı.
Tom has been accused of bribery.
- Tom rüşvet vermekle suçlandı.
Tom has been accused of bribery.
- Tom rüşvet vermekle suçlandı.
Are you attempting to bribe me?
- Bana rüşvet vermeye mi kalkışıyorsun?
I can't believe you're trying to bribe me.
- Bana rüşvet vermeye çalıştığına inanamıyorum.