He refused to give an interview.
- O, bir röportaj yapmayı reddetti.
We ran out of time and had to cut short the interview.
- Zamanımız bitti ve röportajı kısa kesmek zorunda kaldım.
According to newspaper reports, there was an airplane accident last evening.
- Gazete röportajına göre, dün akşam bir uçak kazası vardı.