Sadece biraz barış ve sessizlik istiyorum.
- I just want some peace and quiet.
Tom sadece biraz huzur ve sessizlik istedi.
- Tom just wanted some peace and quiet.
Ben böylesine sakin bir yer olduğunu asla hayal etmedim.
- I never dreamed of there being such a quiet place.
Anne ağlayan bebeğini sakinleştiriyordu.
- The mother was quieting her crying baby.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Tony yeşil alanlar ve küçük, sessiz köyler gördü.
- Tony saw green fields and small, quiet villages.
Tom sessiz, nazik ve saygılıydı.
- Tom was quiet, polite and respectful.
Sessiz olmamı istiyorsan, sadece iste.
- If you want me to be quiet, just ask.
Karım ve ben sadece sessizce eve gitmek istiyoruz.
- My wife and I would just like to go home quietly.
Bütün istediğim huzur ve sessizlik.
- All I want is peace and quiet.
Tom sadece biraz huzur ve sessizlik istedi.
- Tom just wanted some peace and quiet.
Mary sessiz ve mütevazi bir genç kadındı.
- Mary was a quiet and unassuming young lady.
Bu orman sakin ve huzurlu.
- This forest is quiet and peaceful.
Gece vakti bile olsa, artık sessiz ve huzurlu değil.
- Even at nighttime, it was not quiet and peaceful any more.
Lütfen kapıyı sessizce kapat.
- Please shut the door quietly.
O bizi duymasın diye sessizce konuşun.
- Speak quietly lest she should hear us.
Ben, dağlarda sessiz bir tatil umuyordum.
- I anticipated a quiet vacation in the mountains.
Bu, sessiz bir tatil arayanlar için mükemmel bir yer.
- This is the perfect place for those who seek a quiet vacation.
Tom uslu durmamı söyledi.
- Tom told me to keep quiet.
Tom'un uslu durmasını istedim.
- I asked Tom to keep quiet.
Tom ve Mary tüm yaygarayı önlemek için gizlice evlenmek istiyordu.
- Tom and Mary wanted to get married on the quiet to avoid all the hullabaloo.
Başkalarını rahatsız etmemek için sessizce çalışın.
- Work quietly lest you disturb others.
the sea was quiet; a quiet night at home; all quiet on the Western front.
I can't hear the music, it is too quiet.
We need a bit of quiet before we can start the show.
... the tennis the food the quietness the service the quality the goblins ...