O zamandan beri dini etkinliklerle uğraşıyor.
- He has engaged in religious activity since then.
Kent etkinlikle doluydu.
- The town was full of activity.
Öğrenme muhtemelen hemen hemen katıldığımız her faaliyette yer alır.
- Learning probably takes place in virtually every activity in which we take part.
Televizyon izlemek pasif bir faaliyettir.
- Watching TV is a passive activity.
Favori kış etkinliğin nedir?
- What's your favorite winter activity?
Zamanının çoğunu hangi etkinliği yaparak geçirirsin?
- What activity do you spend most of your time doing?
Tom hiçbir beyin aktivitesi işareti göstermiyor.
- Tom is showing no signs of brain activity.
Tatoeba, yalnızca imajını kötülemek ve faaliyetini aşağılamak isteyenleri işbirlikçi olarak kabul etmemeli.
- Tatoeba should not admit as collaborators those who only wish to denigrate its image and demean its activity.