Uçmak seyahat etmek için en hızlı yoldur.
- Flying is the quickest way to travel.
En hızlı seyahat aracı uçaktır.
- The quickest means of travel is by plane.
Birinci Dünya Savaşı, çabuk ve kolay sona ermedi.
- World War One did not end quickly or easily.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
- Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
O, elleriyle hızlıdır.
- He's quick with his hands.
O, hızla yaşlanıyordu.
- She was aging quickly.
Onlar hızla evlerini terk ettiler.
- They left their house quickly.
Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
- Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
Çocuk çabucak öğreniyor.
- The child is learning quickly.
Tom kıvrak zekalı, değil mi?
- Tom is quick-witted, isn't he?
O kıvrak zekalı bir adam.
- He is a quick-witted man.
İtfaiyeciler yangını hemen söndürdüler.
- The firemen quickly extinguished the blaze.
Çoğu insan hızla yer ve yiyecek hemen yok olur.
- Most folks ate very quickly and the food soon disappeared.
Çabucak hazırlanmalısın.
- You must get ready quickly.
Dan, Linda için hızlıca bir yemek hazırladı.
- Dan fixed a quick meal for Linda.
My father is old but he still has a quick wit.
That was a quick meal.
He's a quick runner.
Is black with grief eternal for thy sake.
Come here, quick!.
She was quick with child.
You have to be very quick to be able to compete in ad-lib theatrics.
... Quickest way to get economic growth in North Korea is to ...