Benim için şaşırtıcıydı.
- It was puzzling to me.
Bunun ne kadar şaşırtıcı olacağını görebiliyorum.
- I can see how that would be puzzling.
Benim için şaşırtıcıydı.
- It was puzzling to me.
Bunun ne kadar şaşırtıcı olacağını görebiliyorum.
- I can see how that would be puzzling.
Biraz daha sabırla bu bulmacayı çözebilirdin.
- You could have solved this puzzle with a little more patience.
Bulmacayı nasıl çözeceğimi bilemiyorum.
- I can't figure out how to solve the puzzle.
O, bilmeceyi kolaylıkla çözdü.
- She solved the puzzle with ease.
Henüz bilmeceyi çözmedim.
- I haven't solved the puzzle yet.
Onun nasıl kaçtığı hâlâ bizi şaşırtıyor.
- How he escaped still puzzles us.
Onun sorusu beni şaşırtıyor.
- His question puzzles me.
Bu yapboz beş yüz parçadır.
- This puzzle has 500 pieces.
Tom yapbozu tamamladı.
- Tom completed the jigsaw puzzle.
Fadıl Sadık'ın öldürülmesi araştırmacıları hayrete düşürdü.
- The murder of Fadil Sadiq puzzled the investigators.
Beni en çok hayrete düşüren şey Mary'yi görmeye gitmek için Tom'un bile neden rahatsız olduğudur.
- What puzzles me most is why Tom even bothered to go see Mary.
... This was very puzzling because almost no one got promoted ...