O zamana kadar, infazı erteliyoruz.
- Until then, we are postponing the execution.
Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.
- Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete.
O, yerlileri akrabalarının idam edilmelerine tanık olmaya zorladı.
- He forced the natives to witness the execution of their relatives.
On yedinci saatte yürütmenin durdurulması emredildi.
- A stay of execution was ordered at the eleventh hour.
Ölüm cezasını iptal etmeliyiz.
- We must abolish the death penalty.
Onun suçu ölüm cezasını hak etti.
- His crime deserved the death penalty.