put a sole onto a shoe

listen to the pronunciation of put a sole onto a shoe
Английский Язык - Турецкий язык

Определение put a sole onto a shoe в Английский Язык Турецкий язык словарь

sole
taban

Ayağımın tabanında bir nasır var. - I have a callus on the sole of my foot.

Bütün bu yürüme ayaklarımın tabanlarını ve ayak parmaklarımı mahvediyor. Doğru ölçüde ayakkabılar alıp almadığımı merak ediyorum. - All this walking is killing the soles of my feet and my toes. I wonder if I have the right size shoes.

sole
sole leather taban köselesi
sole
{s} yalnız

Onların yalnızca yağmura bağımlı olmaksızın toprağı sulayabilmeye ihtiyaçları var. - They need to be able to irrigate without relying solely on rain.

Biri yalnızca hava ve sevgiyle yaşayamaz. - One cannot live solely on air and love.

sole
pençelemek (ayakkabıyı)
sole
ancak

Bir aslan kesinlikle tek sırtlandan çok daha güçlüdür ancak orada aslanların üç katı kadar fazla sırtlan vardı. - A lion is certainly much stronger than a sole hyena but there were three times as many hyenas there as lions.

sole
pençe
sole
{f} pençe vur
sole
dilbalığı
sole
pençe yapmak
sole
sadece

Ekoloji açısından, Antarktika turizm için ya da ticari keşif için değil, sadece araştırma için korunmalıdır. - From the standpoint of ecology, Antarctica should be reserved solely for research, not for tourism or for commercial exploration.

sole
{s} bekâr
sole
özgün
sole
{i} kaide
sole
(sıfat) biricik, tek, yeğâne, özel, bekâr, yalnız
sole
(isim) taban, kaide, dil balığı
sole
(fiil) pençe vurmak, taban koymak
sole
{f} pençe vurmak
sole
{i} (ayakkabıya ait) taban; pençe
Английский Язык - Английский Язык
{f} sole
put a sole onto a shoe

    Расстановка переносов

    put a sole on·to a shoe

    Турецкое произношение

    pût ı sōl ôntu ı şu

    Произношение

    /ˈpo͝ot ə ˈsōl ˈônto͞o ə ˈsʜo͞o/ /ˈpʊt ə ˈsoʊl ˈɔːntuː ə ˈʃuː/
Избранное