pusulası

listen to the pronunciation of pusulası
Турецкий язык - Английский Язык
compass
A space within limits; area

In going up the Missisippi , we meet with nothing remarkable before we come to the Detour aux Anglois, the English Reach: in that part the river takes a large compass.

A pair of compasses (a device used with a pencil to draw an arc or circle on paper)
To accomplish; to reach; to achieve; to obtain
In a circuit; round about

Near the same plot of ground, for about six yards compasse were digged up coals and incinerated substances,.

To surround; to encircle; to environ; to stretch round
{v} to surround, grasp, obtain, effect, accomplish
navigational instrument for finding directions
the limit of capability; "within the compass of education"
To purpose; to intend; to imagine; to plot
A devise for detecting the earth’s magnetic field and aligning with the lines of force / A devise for laying out a specific distance or marking an arc / a unit of measure, usually defined as 6 feet
To go about or round entirely; to traverse
Navigation instrument, either magnetic (showing magnetic north) or gyro (showing true north)
An instrument used for drawing circles, describing circles, or measuring distances Consists of two hinged, movable legs
Compasses are a hinged V-shaped instrument that you use for drawing circles. In navigation or surveying, the chief device for direction finding on the Earth's surface. Compasses may operate on magnetic or gyroscopic (see gyroscope) principles or by determining the direction of the Sun or a s(Tarih) The oldest and most familiar type is the magnetic compass, used in different forms in aircraft, ships, and land vehicles and by surveyors. Magnetic compasses work as they do because the Earth itself is a magnet with a north-south field (see geomagnetic field) that causes freely moving magnets to align themselves with the field
bring about; accomplish; "This writer attempts more than his talents can compass"
An instrument used to determine the direction of magnetic north (See Bearing and Azimuth)
{i} instrument that indicates magnetic north; boundary, limit
A pair of compasses
An instrument whose magnetized metal needle aligns itself with the magnetic fields of the earth This causes one end of the needle to point north Mariners used this information to navigate the ship The Chinese are said to have invented the first compass over 2000 years ago See Lodestone
pusula
compass

I have no sense of direction so I always travel with a compass. - Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.

Compasses point north. - Pusula kuzeyi gösterir.

pusula
scrip
pusula
script
pusula
chit
pusula
{i} note
pusula
account
pusula
slip
pusula
reminder
gider pusulası
Expense bill
ambar pusulası
(Ticaret) warehouse bond
bilek pusulası
(Askeri) wrist compass
birleşik oy pusulası
split ticket
evrak işlem pusulası
(Askeri) memorandum routing sheet
gemici pusulası
mariner's compass
gider pusulası
(Ticaret) note of expenses
güvenilir oy pusulası
(Kanun) voting trust certificate
hesap pusulası
reckoning
hesap pusulası
bill
istek pusulası
(Bilgisayar,Teknik) request slip
kerteriz pusulası
bearing compass
masraf pusulası
(Ticaret) charge note
masraf pusulası
(Ticaret) bill of costs
masraf pusulası
(Ticaret) note of costs
miyar pusulası
standard compass
oy pusulası
ballot paper
oy pusulası
ballot

Tom's name is on the ballot. - Tom'un adı oy pusulasının üzerinde.

Tom is filling out a ballot. - Tom bir oy pusulası dolduruyor.

pilot pusulası
(Havacılık) pilot's compass
pusula
note, memorandum; chit (memorandum of a small debt); itemized bill (written down on an odd piece of paper)
pusula
bill
sapma pusulası
declination compass
telsiz pusulası
(Askeri) radio compass
topaç pusulası
gyrocompass
yıldız pusulası
(Havacılık) astro-compass
yıldız pusulası
astrocompass
çok partili oy pusulası
split ticket
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение pusulası в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Pusula
(Osmanlı Dönemi) BUSULA
Pusula
tezkere
birleşik oy pusulası
Seçime katılan bütün partilerin adaylarını ayrı ayrı gösteren oy pusulası
pusula
Üzerinde alacak hesabı yazılmış kâğıt
pusula
Üzerinde kuzey - güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi bulunan ve yön tespit etmek için kullanılan kadranlı araç
pusula
Oy pusulası
pusula
Üzerinde kuzey - güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi bulunan ve yön tespit etmek için kullanılan kadranlı araç: "Tam kutup noktasında pusula deli olmuş gibi dönmeye başlar."- Ö. Seyfettin
pusula
Küçük bir kâğıda sarılmış kısa mektup
pusula
bakınız: oy pusulası
pusula
Küçük bir kâğıda yazılmış kısa mektup, tezkere
pusula
Küçük bir kâğıda yazılmış kısa mektup, tezkere: "... elinde pusulasıyla bir jandarma geldi, kımıldamaya mecali olmayan Emine'yi ite söve önüne kattı, şehrin dışındaki hapishaneye götürdü."- R. H. Karay. Üzerinde alacak hesabı yazılmış kâğıt
sevk pusulası
Askerlik kararı alınarak birliğine gönderilecek askerin durumunu bildiren ve askerlik şubelerince verilen belge
pusulası
Избранное