Dünya barışını korumak, Birleşmiş Milletlerin temel amaçlarından biridir.
- Preserving world peace is one of the main purposes of the United Nations.
Bilim, iyi ve kötü amaçlar için kullanılabilir.
- Science can be used for good or evil purposes.
Oda bu amaç için gayet uygun.
- The room is perfectly suitable for this purpose.
Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.
- Making money is his main purpose in life.
Alan askeri amaç için kullanılır.
- The site is used for military purposes.
O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi.
- He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.
O müzik eğitimi amacıyla İtalya'ya gitti.
- He went to Italy for the purpose of studying music.
Yolculuğunun amacı nedir?
- What's the purpose of your trip?
Palyaço kasıtlı olarak düştü.
- The clown fell down on purpose.
O onu kasıtlı yapmadı.
- He didn't do it on purpose.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Çocuk kasten ayağıma bastı.
- The boy stepped on my foot on purpose.
Tom bunu kasten yapmadı.
- Tom didn't do it on purpose.
We are working at cross purposes here, if you're trying to reduce the count and I'm trying to increase it.
This fire-resistant material is a perfect electrical insulator for all intensive purposes.
This treaty is for all intents and purposes no longer viable.
This treaty is to all intents and purposes no longer viable.
... One of the purposes is to understand the mechanism of ...
... and the purposes. ...