Dünya barışını korumak, Birleşmiş Milletlerin temel amaçlarından biridir.
- Preserving world peace is one of the main purposes of the United Nations.
Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
- Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
Oda bu amaç için gayet uygun.
- The room is perfectly suitable for this purpose.
Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
- Many people drift through life without a purpose.
Alan askeri amaç için kullanılır.
- The site is used for military purposes.
Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider.
- Many students go to Europe for the purpose of studying music.
Ziyaretinizin amacı nedir?
- What's the purpose of your visit?
Yolculuğunun amacı nedir?
- What's the purpose of your trip?
Vazoyu kasıtlı olarak kırdım.
- I broke the vase on purpose.
O onu kasıtlı yapmadı.
- He didn't do it on purpose.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Tom kasten camı kırdı.
- Tom broke the window on purpose.
Bunu kasten yaptın, değil mi?
- You did this on purpose, didn't you?
We are working at cross purposes here, if you're trying to reduce the count and I'm trying to increase it.
This fire-resistant material is a perfect electrical insulator for all intensive purposes.
This treaty is for all intents and purposes no longer viable.
This treaty is to all intents and purposes no longer viable.
... with four purposes. ...
... you've been for "marketing" purposes and analytics. And there's lots of money to be made in finagling ...