Since the decision has already been made, further discussion seems pointless.
a pointless knife.
The sequel to the film was even more pointless than the original.
He got a better score than us.
- Bizden daha iyi bir puan aldı.
I scored only 33 points on the test.
- Ben testte sadece 33 puan aldım.
And finally, twelve points to Estonia!
- Son olarak, on iki puan Estonya'ya!
Our team is five points ahead.
- Bizim takımımız beş puan ilerdedir.
She wears dotted gowns to catch attention.
- O, dikkat çekmek için puantiyeli elbise giyer.
Her skirt is yellow with polka dots.
- Onun eteği puantiyeli sarıdır.
These are graded on a hundred-point scale.
- Bunlar yüz puanlık bir ölçekte derecelendirilir.
They got an award for good grades.
- İyi puanlar için bir ödül aldılar.
Tom has always had a perfect credit score.
- Tom'un her zaman mükemmel bir kredi puanı vardı.
Our team is five points ahead.
- Bizim takımımız beş puan ilerdedir.
Our team is two points ahead.
- Takımımız iki puan öndedir.
He got 90 marks in his English test.
- O, İngilizce sınavında 90 puan aldı.
At worst, I will get an average mark.
- En kötü ihtimalle, ortalama bir puan alacağım.