Since the decision has already been made, further discussion seems pointless.
a pointless knife.
The sequel to the film was even more pointless than the original.
He got a better score than us.
- Bizden daha iyi bir puan aldı.
You scored the highest in the class.
- Sınıfta en yüksek puanı aldın.
The Dow Jones average posted a gain of two points today.
- Bugün Dow Jones ortalama iki puanlık artış ilan etti.
We lost by two points.
- Biz iki puanla kaybetti.
She wears dotted gowns to catch attention.
- O, dikkat çekmek için puantiyeli elbise giyer.
Her skirt is yellow with polka dots.
- Onun eteği puantiyeli sarıdır.
These are graded on a hundred-point scale.
- Bunlar yüz puanlık bir ölçekte derecelendirilir.
They got an award for good grades.
- İyi puanlar için bir ödül aldılar.
Tom has always had a perfect credit score.
- Tom'un her zaman mükemmel bir kredi puanı vardı.
We lost by two points.
- Biz iki puanla kaybetti.
And finally, twelve points to Estonia!
- Son olarak, on iki puan Estonya'ya!
He got 90 marks in his English test.
- O, İngilizce sınavında 90 puan aldı.
He got 90 marks out of 100 in English.
- İngilizcede 100 üzerinden 90 puan aldı.