pronoun used to indicate a specific person or thing

listen to the pronunciation of pronoun used to indicate a specific person or thing
Английский Язык - Турецкий язык

Определение pronoun used to indicate a specific person or thing в Английский Язык Турецкий язык словарь

that
o
that
bağlaç ki
that
{z} (çoğ. those)
that
bu kadar

Ver onu. Sahip olduğunun hepsi bu kadar mı? - Hand it over. That's all you've got?

Bugünlük bu kadar yeter. - That's enough for today!

that
(sıfat) öteki
that
Keşke

Keşke Tom daha iyi bir Fransızca konuşanı olabilse. - Tom wishes that he could be a better French speaker.

Keşke sigara içmeyi bıraksa. - I wish that she would stop smoking.

that
için

Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar. - In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.

Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır. - That's one small step for a man, one giant leap for mankind.

that
in that mademki
that
diye

Ailesinin dengeli bir diyet yaptığından emin. - She makes sure that her family eats a balanced diet.

Herkes işitebilsin diye lütfen yüksek sesle oku. - Please read it aloud so that everyone can hear.

that
-dığı
that
adl.şu
that
o kadar

Havanın o kadar iyi olması tesadüftür. - It is lucky that the weather should be so nice.

O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz. - He is such a bad person that everybody dislikes him.

that
ki o

Ne yazık ki o yatakta hastaydı. - I regret to say that he is ill in bed.

O kadar iyi bir kitap ki onu üç kez okudum. - That was so good a book that I read it three times.

that
öylesine

Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu. - Such was Linda's disappointment that she burst into tears.

Hikayeye inanacak kadar öylesine aptal değildir. - He is not such a fool as to believe that story.

that
-diği(ni)
that
ki
that
-en
that
-diği
Английский Язык - Английский Язык
{s} that
pronoun used to indicate a specific person or thing

    Расстановка переносов

    pro·noun used to in·di·cate a spe·cif·ic per·son or thing

    Турецкое произношение

    prōnaun yuzd tı îndıkeyt ı spısîfîk pırsın ır thîng

    Произношение

    /ˈprōnoun ˈyo͞ozd tə ˈəndəˌkāt ə spəˈsəfək ˈpərsən ər ˈᴛʜəɴɢ/ /ˈproʊnaʊn ˈjuːzd tə ˈɪndəˌkeɪt ə spəˈsɪfɪk ˈpɜrsən ɜr ˈθɪŋ/
Избранное