Erteleme zaman hırsızıdır.
- Procrastination is the thief of time.
Erteleme trenin frenleri yok.
- The procrastination train has no brakes.
O, işini kaybettiği için eğitimini ertelemek zorunda kalacak.
- She'll have to delay her education because she lost her job.
Fadıl nikahı geciktirmek için başka bir mazeret buldu.
- Fadil found another excuse to delay the wedding.
Onun gecikmesi için hiçbir bahane yoktur.
- There is no excuse for his delay.
Gecikmeden o işe başlamalıyım.
- I must set about that work without delay.
Ben ertelemek eğilimindeyim.
- I tend to procrastinate.
Hava yarışın başlamasını geciktirecek.
- The weather will delay the start of the race.
Bir trafik sıkışıklığı tarafından geciktirildim.
- I was delayed by a traffic jam.
Procrastination is the thief of time; year after year it steals until all are fled.
...procrastinate the inevitable. - Dick Vitale.
He procrastinated until the last minute and had to stay up all night to finish.