Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid of making mistakes.
O, konuşmalar yapmada mükemmeldir.
- She is excellent at making speeches.
Onu yaparak beni çok mutlu ediyorsun.
- You're making me very happy by doing that.
O, seramik eser yaparak zengin oldu.
- She became rich by making ceramic pieces.
O yaşlı adam elli yıldır kaçak içki imal etmekteydi.
- That old man had been making moonshine for fifty years.
O yaşlı adam elli yıldır kaçak viski imal etmekteydi.
- The old man had been making white lightning for 50 years.
Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
- Tom worries about making mistakes at work.
Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
- Making such a judgement may lead to wrong ideas.
Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
- My mother gave me a pair of gloves of her own making.
Filmin yapımı sırasında aktör yanlışlıkla vurularak öldürüldü.
- The actor was accidentally shot dead during the making of the movie.
Tom ve Mary'nin kendilerini Fransızca olarak ifade etme sorubları vardı.
- Tom and Mary had trouble making themselves understood in French.
Benimle alay etmekten vazgeç!
- Stop making fun of me!