Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
- That was probably what influenced their decision.
Onun fikri muhtemelen kabul edilecek.
- His opinion will probably be accepted.
Galiba biraz kilo vermeliyim.
- I should probably lose a little weight.
Galiba sen beni hatırlamıyorsun.
- You probably don't remember me.
O büyük olasılıkla başarısız olacak.
- He will probably fail.
Tom büyük olasılıkla haklıydı.
- Tom was probably right.
Tom büyük olasılıkla haklıydı.
- Tom was probably right.
O büyük olasılıkla başarısız olacak.
- He will probably fail.
Belki de onunla seks yapmadı.
- She probably didn't have sex with him.
Belki de Tom'a bu soruyu sormamalıydım.
- I probably shouldn't have asked Tom that question.
Herhalde benim yapabileceğim çok az var.
- There's probably very little I can do.
Ben herhalde Tom'un yaptığı aynı şeyi yapardım.
- I probably would've done the same thing that Tom did.
Bu mümkün, ama olası değildir.
- It's possible, but not probable.
Onun ilk albümünün iyi satacağı olasıdır.
- It is probable that her first album will sell well.
Onun olması ne kadar muhtemel?
- How probable is that to happen?
Başarısız olması muhtemel.
- It is probable that he will fail.
Onun hasta olması muhtemeldir.
- It is probable that he is ill.
Başarısız olması muhtemel.
- It is probable that he will fail.
O, büyük ihtimalle gelecek.
- Most probably, she'll come.
O, büyük ihtimalle gelecek.
- Most probably, he'll come.
Bu mümkün, ama olası değildir.
- It's possible, but not probable.
Onun yarın gelecek olması mümkün.
- It is probable that she will come tomorrow.
Probably it will snow tomorrow.
- It will probably snow tomorrow.
It will probably snow tomorrow.
- Probably it will snow tomorrow.
It might very well rain this afternoon.
... UH, JACK, IT'D PROBABLY BE SAFER IF THE HORSE GOT ON HIS BACK. ...
... It'd probably be like God Only Knows, which is ...