Tom onu onunla birlikte sinemaya gitmesi için ikna etti. - Tom persuaded her into going to the movies with him.
Tom onu onunla birlikte sinemaya gitmesi için ikna etti.
Tom persuaded her into going to the movies with him.
Tom, mağaza müdürünü parasını ona geri vermesi için ikna etti. - Tom persuaded the store manager to give him back his money.
Tom, mağaza müdürünü parasını ona geri vermesi için ikna etti.
Tom persuaded the store manager to give him back his money.