You know Americans are jealous of the British accent that they deem more prestigious.
- Amerikalıların daha prestijli saydıkları İngiliz aksanını kıskandıklarını bilirsiniz.
She studies philosophy at the country's most prestigious university.
- O ülkenin en prestijli üniversitesinde felsefe okuyor.
Cantonese is the prestige dialect of the Yue group.
- Kantonca, Yue grubunun prestij lehçesidir.
The problem affects the prestige of our school.
- Sorun bizim okulun prestiji etkiler.