pressing, compelling; immediate, prompt

listen to the pronunciation of pressing, compelling; immediate, prompt
Английский Язык - Турецкий язык

Определение pressing, compelling; immediate, prompt в Английский Язык Турецкий язык словарь

urgent
ivedi
urgent
{s} acil

Tom karısını araması için acil bir mesaj aldı. - Tom received an urgent message to call his wife.

Tom acil bir iş için Boston'a gitti. - Tom has gone to Boston on urgent business.

urgent
{s} acele

Hadi, acele et! Acil. - Come on, hurry up! It's urgent.

Acele et! Tom onun acil olduğunu söylüyor. - Hurry! Tom says it's urgent.

urgent
{s} ısrarcı
urgent
{s} önemli
urgent
(Askeri) HAREKAT SAVAŞ: Haber öncelik derecesini gösteren eski terim. Bak "message precedence"
urgent
{s} kaçınılmaz
urgent
{s} zorunlu
urgent
{s} ısrar eden
urgent
{s} ısrarlı
urgent
mübrem
urgent
şaşılınç
urgent
urgentlyönemle
urgent
ısrarcı/acil
urgent
acil acele olan
Английский Язык - Английский Язык
{s} urgent