present participle of travel

listen to the pronunciation of present participle of travel
Английский Язык - Турецкий язык

Определение present participle of travel в Английский Язык Турецкий язык словарь

travelling
yolculuk

Yalnız yolculuk ediyorum. - I'm travelling alone.

Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır. - Travelling is easy these days.

traveling
{s} gezici

Tom bir gezici satış temsilcisiydi. - Tom was a traveling salesman.

travelling
{s} gezici
travelling
kaydırma
traveling
{f} seyahat et

Tom hava yoluyla seyahat etmekten kaçınmaya çalışır. - Tom tries to avoid traveling by air.

Yurt dışına seyahat etmek benim en sevdiğim şeylerden biridir. - Traveling abroad is one of my favorite things.

travelling
{f} seyahat et

Babam seyahat etmeye alışkın. - My father is used to travelling.

Seyahat etmeyi gerçekten severim. - I really like travelling.

traveling
seyahat ederek

Seyahat ederek biraz vakit geçirmek istiyorum. - I want to spend some time traveling.

Tom ve Mary dünya çapında seyahat ederek bir yıl geçirdi. - Tom and Mary spent a year traveling around the world.

travelling
seyahat

O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor. - He likes travelling abroad by air.

Yalnız seyahat ediyorum. - I'm travelling alone.

travelling
seyahat ederek

Zengin olsam zamanımı seyahat ederek geçiririm. - If I were rich, I'd pass my time in travelling.

traveling
{s} seyahat

Sağlığının az olması onu seyahatten alıkoydu. - Poor health prohibited him from traveling.

Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler. - Traveling abroad is now more popular.

traveling
{s} seyyar

Bill'in babası bir seyyar satıcıydı. - Bill's father was a traveling salesman.

Tom bir seyyar satıcı olarak geçimini sağlıyor. - Tom makes a living as a traveling salesman.

travelling
{s} seyyar
Английский Язык - Английский Язык
traveling
travelling
present participle of travel

    Расстановка переносов

    pres·ent par·ti·ci·ple of trav·el

    Произношение

Избранное