present participle of say

listen to the pronunciation of present participle of say
Английский Язык - Турецкий язык

Определение present participle of say в Английский Язык Турецкий язык словарь

saying
laf
saying
deyiş

Deyiş bize oldukça tanıdık. - The saying is quite familiar to us.

Japoncada benzer bir deyişiniz var mı? - Do you have a similar saying in Japanese?

saying
{i} söyleme

Hiçbir şey söylemeden uzun bir süre konuşmak mümkündür. - It is possible to talk for a long time without saying anything.

Aynı şeyi söylemenin çok daha iyi ve kısa bir yolu yok mu? - Isn't there a much better and shorter way of saying the same thing?

saying
söyleyerek

Öyle bir şey söyleyerek beni terletiyorsun. - You are making me sweat saying a thing like that.

Jack, Mary'nin Tom'u kendi elleriyle öldürmesini istedi ama Mary henüz hazır olmadığını söyleyerek itiraz etti. - Jack wanted Mary to kill Tom with her own hands, but Mary objected saying she was not ready yet.

saying
söz

Tom bir söz söylemeden ayrıldı. - Tom left without saying a word.

Müvekkilim başka bir söz söylemiyor. - My client isn't saying another word.

saying
{i} söyleyiş

Ben onun öyle söyleyişini hatırlıyorum. - I recollect his saying so.

saying
{f} söyle

O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı. - He received a telegram saying that his mother had died.

O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı. - He began by saying that he would not speak very long.

saying
say de
saying
{i} özlü söz
saying
{i} atasözü

Bu atasözü bir gecede popüler oldu. - This saying became popular overnight.

Atasözünde dendiği gibi; söz gümüşse, sükut altındır. - As the saying goes: Speech is silver, silence is gold.

saying
tabir
saying
darbımesel
saying
{i} özdeyiş

En sevdiğin özdeyiş nedir? - What's your favorite saying?

Английский Язык - Английский Язык
saying
present participle of say
Избранное