Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
- After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
Tom kaya tırmanışına gitti.
- Tom went rock climbing.
Ağaca tırmanan bazı maymunlar gördüm.
- I saw some monkeys climbing the tree.
Duvardan tırmanarak hapishaneden kaçtı.
- He escaped from prison by climbing over a wall.
O, dağ tırmanıcılığına alışkındır.
- He's accustomed to mountain climbing.
O, dağ tırmanıcılığına alışkındır.
- He's used to mountain climbing.
Ben dağlara tırmanmayı severim.
- I like climbing mountains.
Çocuklar ağaçlara tırmanmayı severler.
- Children like climbing trees.
Çocuklar ağaçlara tırmanmayı severler.
- Children like climbing trees.
John o bir öğrenci iken sıklıkla dağa tırmanmaya giderdi.
- John would often go mountain climbing when he was a student.
Dağcılıkla ilgileniyorum.
- I am interested in mountain climbing.
Hemen her hafta sonu dağcılık yapmaya gideriz.
- We go mountain climbing almost every weekend.