He remained steadfast to his principles.
- O prensiplerine sadık kaldı.
I agree with the ban in principle, but in practice it will be extremely difficult.
- Ben prensip olarak yasağa katılıyorum fakat uygulamada oldukça zor olacak.
He makes it a rule not to eat too much.
- Çok fazla yemek yememeyi prensip edinir.
He makes it a rule never to speak ill of others.
- Başkaları hakkında kötü konuşmamayı kendisine prensip olarak benimsemektedir.