preisgeben

listen to the pronunciation of preisgeben
Немецкий Язык - Турецкий язык
{'praysge: bın} vazgeçmek, bırakmak; açığa vurmak, dile vermek
bırakmak, terk etmek, feragat etmek; (sırrı) ifşa etmek, dile vermek; maruz bırakmak
dile vermek
peşkeş çekmek
peşini bırakmak
Английский Язык - Турецкий язык

Определение preisgeben в Английский Язык Турецкий язык словарь

expose
meydana çıkarmak

Tom her şeyi meydana çıkarmakla tehdit etti. - Tom threatened to expose the whole thing.

expose
{f} ortaya çıkarmak

Tom her şeyi ortaya çıkarmakla tehdit etti. - Tom threatened to expose the whole thing.

Dan Linda'nın yasa dışı işlerini ortaya çıkarmak için uzun bir makale yazmaya karar verdi. - Dan resolved to write a lengthy article to expose Linda's illegal deals.

expose
{i} skandal

Skandalı ortaya çıkaracak cesareti vardı. - He had the courage to expose the scandal.

expose
(Fotoğrafçılık) pozlandırmak
expose
etkisine açık bırakmak
expose
meydana koymak
expose
korunmasız bırakmak
expose
ifşa etmek
expose
açığa vurmak
expose
{f} açığa çıkarmak
expose
kirli çamaşırları açıklama
expose
gerçekleri açıklama
expose
gizli bir şeyi açığa vurma
expose
{f} maruz bırakmak, etkisine açık bırakmak
expose
(fiil) bırakmak, ışıklandırmak, ortaya çıkarmak, terketmek, sergilemek, göstermek, teşhir etmek, açığa çıkarmak, ortada bırakmak, maruz bırakmak, karşı karşıya bırakmak, ışığa tutmak [fot.]
expose
{f} (satış için) sergilemek
expose
ifşa

Bu sırrın ifşa edilmesini istemiyorum. - I don't want this secret to be exposed.

expose
{f} karşı karşıya bırakmak
expose
{f} ışıklandırmak
expose
gizli kusurları meydana çıkaran makale veya kitap