Tom sonuçları tahmin etmeye çalıştı.
- Tom attempted to predict the results.
Bu gece neyin rüyasını göreceğini tahmin etmenin bir yolu yok.
- There's no way to predict what you will dream tonight.
Depremi önceden tahmin etmek gerçekten mümkün mü?
- Is it really possible to predict an earthquake?
Havanın yarın nasıl olacağını tahmin etmek zor.
- It's hard to predict what the weather will be like tomorrow.
Onun tahmini gerçekleşebilir.
- His prediction might come true.
Onun tahminleri gerçekleşti.
- His predictions have come true.
Sizin öngörüleriniz neler?
- What are your predictions?
Ne tuhaf, onun öngörüsü gerçekleşti.
- Strange to say, his prediction has come true.
Ne garip, onun kehaneti gerçekleşti.
- Strange to say, his prediction has come true.
Onun kehanetleri gerçek oldu.
- Her predictions have come true.
Bu hikaye çok tahmin edilebilir.
- This story is too predictable.
Tom tahmin edilebilir oldu.
- Tom has become predictable.
İkinci çeyrek GSMH büyüme tahmin edilenden daha yüksekti.
- The second quarter GNP growth was higher than predicted.
Ulusal Eğitim Bilgi Merkezi Mesleği bırakan öğretmenler geri döndüklerinden dolayı tahmin edilen bir öğretmen açığının sonuç vermeyeceğini söylüyor.
- The National Center for Education Information says a predicted teacher shortage won't pan out because teachers who left the profession are returning.
Tam Mary'nin tahmin ettiği gibi Tom geç kalmıştı.
- Tom was late, just like Mary predicted.
O, onun kazanacağını tahmin etti.
- He predicted she would win.
The amount of rain in April is predictive of the number of mosquitoes in May.
The predictor in the traffic lights control circuit tries to figure out how fast to change the lights.
... Also, Wei-Sen's slide has a [INAUDIBLE], predict three ...
... LINUS UPSON: I predict lots of cars will fly off the track. ...