O, genç vaizin vaazını dinledi.
- She listened to the young preacher's sermon.
Bir vaizin oğlu olmaktan nefret ediyorum.
- I hate being a preacher's son.
Vaaz vermek uygulamaktan daha kolaydır.
- To preach is easier than to practice.
Tanrı'nın Sözü'nü küçük bir grup imanlıya vaaz ediyor.
- He was preaching God's Word to a small group of believers.
Koroya vaaz veriyorsun.
- You're preaching to the choir.