Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor.
- Nobody wants to praise my country.
Hiç kimse ülkemi övmek istemedi.
- Nobody wanted to praise my country.
Bu kitap övgüye layık.
- This book is worthy of praise.
Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.
- Praise stimulates students to work hard.
Herkes onun kahramanlığını övdü.
- Everybody praised his heroism.
Herkes kendi yaptığıyla övünür.
- Every fox praises its tail.
O bir hayat kurtardığı için methedildi.
- He was praised for saving a life.
O, bir taraftan raporumu methetti diğer taraftan onu eleştirdi.
- On one hand he praised my report, but on the other hand he criticized it.
Senatörler benim hareketimi övüyorlardı.
- The senators will praise my act.
Hiç kimse ülkemi övmedi.
- Nobody praised my country.
Mary'yi övmeyi seviyorum.
- I like to praise Mary.