Bir paund çay satın aldık.
- We bought a pound of tea.
George, son zamanlarda üç saatlik mücadeleden sonra yakaladığı 30 paundluk bir levreği tanımlıyordu.
- George was describing a 30 pound bass he'd caught recently after fighting it for three hours.
Bu sterlinleri dolara bozdurabilir miyim lütfen?
- Could I change these pounds for dollars, please?
Bebek yedi libre, sekiz ons ağırlığında.
- The baby weighed seven pounds, eight ounces.
Paris'te çeyrek librelik bir peynirliye ne dediklerini biliyor musun?
- Do you know what they call a quarter pounder with cheese in Paris?
Tom vücut yağlarından dört paunt verdi.
- Tom lost four pounds in body fat.
Tom on üç paunt kazandı.
- Tom has gained thirteen pounds.
Tom kapıya vurmaya başladı.
- Tom started pounding on the door.
Tom'un duvara vurmasını bırakmasını istedim.
- I asked Tom to stop pounding on the wall.
You really pounded that beer!.
The pitcher has been pounding the outside corner all night.
... every panel pounded into place by worker ...