Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.
- We'll have to postpone the game.
Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım.
- I had to postpone my appointment.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
- He decided to postpone his departure.
Toplantı, bu ayın 20'sine ertelenecek.
- The meeting will be postponed till the 20th of this month.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
- He decided to postpone his departure.
Tom ve Mary bir hafta süreyle partiyi erteleme kararı aldı.
- Tom and Mary agreed to postpone the party for a week.