Facebook'ta özel fotograflar ilan etmeyi durdurmalısın.
- You need to stop posting private photos on Facebook.
Tom bir mektup postalamak için postaneye gitti.
- Tom went to the post office to mail a letter.
Mektubu postalamak için postaneye gitti.
- He went to the post office to mail the letter.
Evimin önünde bir postane var.
- There is a post office in front of my house.
Lütfen mektupları postalamayı unutma.
- Please remember to post the letters.
Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.
- Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women.
Doğum doktorluğu, gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemle ilgilenir.
- Obstetrics deals with pregnancy, childbirth, and the postpartum period.
Tom savaş sonrası kuşağa aitti.
- Tom belongs to the postwar generation.
Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.
- Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women.
Köprü on kolonla destekleniyor.
- The bridge is supported by 10 posts.
Başını bir sütuna çarptı.
- He bumped his head against a post.
Yarın mektupları postalamayı unutma.
- Remember to post the letters tomorrow.
Her sabah postacı mektupları dağıtır.
- The postman delivers letters every morning.
Onun yakın zamanda yayımlanan öykü koleksiyonu Esperanto'da post modern eserlerin meraklılarını heyecanlandırıyor.
- Her recently-released short story collection thrills enthusiasts of postmodern works in Esperanto.
Köprü on kolonla destekleniyor.
- The bridge is supported by 10 posts.
Bu ülkede posta hizmeti hızlı değildir.
- The postal service in this country isn't fast.
Pazar günü posta hizmeti var mı?
- Is there postal service on Sunday?
Onun görev için uygunluğundan hiç kimsenin kuşkusu yok.
- No one doubts her fitness for the post.
O, hastalık nedeniyle görevinden istifa etti.
- He resigned his post on account of illness.
İşte, şimdi cümlen gelecek kuşaklara bırakıldı!
- Here, your sentence is now consigned to posterity!
Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.
- I postponed doing my housework for a few hours.
Lütfen mektupları postalamayı unutma.
- Please remember to post the letters.
Lütfen bu mektubu postalamayı unutma.
- Please remember to post this letter.
post game - oyun sonarsı.
Doğrudan eve gelme yerine uzun bir yol yürüdüm ve postanenin yanında durdum.
- Instead of coming directly home, I took the long way and stopped by the post office.
Postanede, posta gideceği yere göre sınıflandırılır.
- In the post office, mail is classified according to the place where it is to go.
Herkesin bildiği gibi Christopher Columbus, Amerika'yı en son keşfeden olduğu için sonraki kuşaklar tarafından onurlandırıldı.
- Christopher Columbus, as everyone knows, is honored by posterity because he was the last to discover America.
Hokkaido'ya hareket etmeyi bir sonraki aya erteledi.
- He postponed leaving for Hokkaido until next month.
Mail items posted before 7.00pm within the Central Business District and before 5.00pm outside the Central Business District will be delivered the next working day.
sent via post; parcel post''.
He prided himself on looking neat even when he was riding post.
Since Jim was new to the game, he had to post $4 in order to receive a hand.
Lew reckons he had three options for the cash-cow which was Premier post the Coles sale.
I couldn't figure it out so I posted a question on Usenet.
Post no bills.
Thanks for saving my hide.
- Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.
Mary had a little lamb whose fleece was white as snow.
- Mary'nin postu kar gibi beyaz olan küçük bir kuzusu vardı.