Tom bir mektup postalamak için postaneye gitti.
- Tom went to the post office to mail a letter.
Mektubu postalamak için postaneye gitti.
- He went to the post office to mail the letter.
Oğluma mektupları postalattım.
- I got my son to post the letters.
Lütfen mektupları postalamayı unutma.
- Please remember to post the letters.
Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.
- Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women.
Doğum doktorluğu, gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemle ilgilenir.
- Obstetrics deals with pregnancy, childbirth, and the postpartum period.
Hokkaido'ya hareket etmeyi bir sonraki aya erteledi.
- He postponed leaving for Hokkaido until next month.
Osteoporoz ileri yaşlarda daha yaygındır ve genellikle menopoz sonrası kadınlar için bir sorundur.
- Osteoporosis is more common in advanced age, and is often a concern for post-menopausal women.
Köprü on kolonla destekleniyor.
- The bridge is supported by 10 posts.
Başını bir sütuna çarptı.
- He bumped his head against a post.
Her sabah postacı mektupları dağıtır.
- The postman delivers letters every morning.
Oğluma mektupları postalattım.
- I got my son to post the letters.
Onun yakın zamanda yayımlanan öykü koleksiyonu Esperanto'da post modern eserlerin meraklılarını heyecanlandırıyor.
- Her recently-released short story collection thrills enthusiasts of postmodern works in Esperanto.
Köprü on kolonla destekleniyor.
- The bridge is supported by 10 posts.
Pazar günü posta hizmeti var mı?
- Is there postal service on Sunday?
Posta hizmetleri devlet tekelindedir.
- Postal services are a government monopoly.
O, hastalık nedeniyle görevinden istifa etti.
- He resigned his post on account of illness.
O, idari bir göreve yükseltildi.
- He was advanced to a managerial post.
Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.
- I postponed doing my housework for a few hours.
Biz her zaman işe giderken postaneye yakın yürürüz.
- We always walk by the post office on the way to work.
Oğluma mektupları postalattım.
- I got my son to post the letters.
Lütfen bu mektubu postalamayı unutma.
- Please don't forget to post this letter.
post game - oyun sonarsı.
Postane, şehrin merkezinde yer almaktadır.
- The post office is located in the center of the town.
Buraya posta gönderme yerine Twitter'ı kullan.
- Instead of posting here, use Twitter.
Olay bir sonraki duyuruya kadar ertelendi.
- The event has been postponed until further notice.
Hokkaido'ya hareket etmeyi bir sonraki aya erteledi.
- He postponed leaving for Hokkaido until next month.
Mail items posted before 7.00pm within the Central Business District and before 5.00pm outside the Central Business District will be delivered the next working day.
sent via post; parcel post''.
He prided himself on looking neat even when he was riding post.
Since Jim was new to the game, he had to post $4 in order to receive a hand.
Lew reckons he had three options for the cash-cow which was Premier post the Coles sale.
I couldn't figure it out so I posted a question on Usenet.
Post no bills.
Thanks for saving my hide.
- Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.
Mary had a little lamb whose fleece was white as snow.
- Mary'nin postu kar gibi beyaz olan küçük bir kuzusu vardı.