portakal

listen to the pronunciation of portakal
Турецкий язык - Английский Язык
orange

There are no oranges on the table. - Masanın üstünde hiç portakal yok.

Mother bought two bottles of orange juice. - Anne iki şişe portakal suyu aldı.

orange tree

Lemons grow on lemon trees and oranges on orange trees. - Limonlar limon ağaçlarında ve portakallar portakal ağaçlarında büyürler.

An orange tree provides an orange. - Bir portakal ağacı portakal sağlar.

orange (the fruit)
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: sedefotugiller) sweet orange
orangey
portakal kabuğu
orange peel
portakal rengi
orange

She's wearing an orange dress. - Portakal rengi bir elbise giyiyor.

Tom was wearing an orange prison jumpsuit. - Tom portakal rengi bir cezaevi tulumu giyiyor.

portakal bahçesi
orange grove
portakal gazozu
orangeade
portakal rengi
1. orange, the color orange. 2. orange, orange-colored
portakal renkli
orange, orange-colored
portakal reçeli
marmalade
portakal suyu
orange juice

Yes, orange juice please, says Mike. - Evet, portakal suyu lütfen, diyor Mark.

They gave him a glass of orange juice laced with vodka. - Onlar ona votka katılmış bir bardak portakal suyu verdiler.

portakal çiçeği
orange blossom
portakal çiçeği esansı
nerol
göbekli portakal
navel orange
koyu portakal
dark orange
sıkma portakal suyu
orange crush
portakal
Избранное