Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
- Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Öğrenciler arasında çok popüler.
- She is very popular among the students.
Köpek balığı süzgeci çorbası Çin'de çok yaygındır.
- Shark fin soup is very popular in China.
Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir.
- Contrary to popular belief, Tom isn't that naive.
Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.
- As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music.
Genelde Japon arabaları denizaşırı ülkelerde daha popüler.
- Generally speaking, Japanese cars are popular overseas.
Japonya'da onun kadar sevilen başka hiçbir şarkıcı yok.
- No other singer in Japan is as popular as she.
Hentbol Danimarka'da çok sevilen bir spordur.
- Handball is a very popular sport in Denmark.
Az sayıda halk oyu kazandı.
- He won by a small number of popular votes.
1960'larda halk müziği çok popülerdi.
- In the 1960s, folk music was very popular.
Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.
- As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music.
Roger Miller'ın Dang Me'si Amerikan folk müziği fanatikleri arasında ve popüler müzik fanatikleri arasında da bir liste başıydı. O miyonlarca adet sattı.
- Roger Miller's Dang Me was a hit with country music fans and with popular music fans too. It sold millions of copies.
Organizers in city formed a Popular Committee Against the Fertilizer Factory: Şehirdeki organizatörler gübre fabrikasına karşı bir Halk Komitesi oluşturdular.
Kentte popülerlik kazandı.
- She won popularity in the town.
Popülerlik başını döndürdü.
- The popularity turned her head.
Kent, önemli bir turistik yer olarak rağbet kazandı.
- The city is gaining popularity as a major tourist destination.
Onun popülaritesi düşüyor.
- His popularity is falling.
Aktör, popülaritesinin doruğunda öldü.
- The actor died at the height of his popularity.
The commonly held in popular estimation are greatest at a distance. - John Henry Newman.
Homilies are plain popular instructions. - Richard Hooker.
Such popular humanity is treason. - Joseph Addison.
The smallest figs, called popular figs, . . . are, of all others, the basest and of least account. - Holland?.
It's very big these days.
- It's very popular these days.
Walls are very big these days.
- Walls are very popular these days.
Fizzy water isn't very popular in America.
- Fizzy water isn't very popular in the United States.
It's popular among senior citizens.
- It's popular among the elderly.
... finished taping, and she delivered two popular TEDx ...
... you and your running mate keep saying that, and I know it's a popular things to say with ...