Onun çalışması kabul edilebilir, ama mükemmel olmaktan uzak.
- His work was acceptable, but far from excellent.
O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
- She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
Sonuçlar iyi mi? Evet, çok iyi.
- Are the results good? Yes, they're excellent.
Şiven çok iyi. Her zaman İngiliz diye geçinebilirsin.
- Your accent is excellent. You'd pass for an Englishman any time.
Kusursuz bir plan gibi görünüyor.
- It does seem like an excellent plan.