The movie gained her great popularity.
- Film ona büyük popülerlik kazandırdı.
The popularity turned her head.
- Popülerlik başını döndürdü.
Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
- Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
Young people like popular music.
- Genç insanlar popüler müzikten hoşlanır.
Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
- Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
She is very popular among the students.
- Öğrenciler arasında çok popüler.